Popile ve ünlüleriyle ilgili eğlenceli detayları paylaştığımız blog yazılarımızı keşfedin.

O Özgür, o Tezcan, o Ercü, o Fikret, o Kuna… ve daha birçoğu. Birbirinden renkli tiplemeler ve akılda kalıcı repliklerle Şafak Sezer karakterleri günümüzde adeta birer şehir efsanesine dönüşmüş durumda. Hepimizin bir ortamda adı geçince dayanamayıp “Hedef ben miyim Tayfun?” repliğini yapıştıran arkadaşları vardır. Kolpaçino serisini izlemeyenlerin bile bildiği ve kullandığı bu ikonik repliğin ve daha nicelerinin günlük hayatımızda bu kadar yer etmesinin elbette haklı sebepleri var.

Birçok farklı türden yapımda yer almış olan Şafak Sezer, canladırdığı karakterlere kendinden bir şeyler katıyor olmasaydı bu ölümsüz performans ve replikler bugün üzerimizde sahip olduğu etkiye sahip olmazdı diyebiliriz. Peki nedir Şafak Sezer’in karakterlerine kattığı bu özel şey?

Nedir bu performansları bu kadar özel kılan? Neden birbirimize 

 gönderirken karşımızdakini güldüreceğimizden bu kadar eminiz? Bu soruların cevabını başka bir ikonik Şafak Sezer sahnesi ile cevaplayalım:

Efsanevi G.O.R.A filmini bilmeyenimiz yoktur. Replikleri resmen birer meme haline gelmiş olan bu ikonik filmde Komutan Logar’ın “ekürisi” olan Kuna rolünde izlediğimiz Şafak Sezer, filmde bir sahnede dördüncü duvarı delerek kameraya, yani bizlere bir bakış atıyor. Ama bu bakış öyle rastgele bir bakış değil. Kuna’nın Logar’a tam da dünyalılardan neden bu kadar nefret ettiğini sorarken cevabı bilir gibi izleyiciye göz kırpması sizce de biz “dünyalı”lara kendimiz hakkında düşünecek bir şeyler vermiyor mu? İşte Şafak Sezer bunu tam da karakterine kendinden bir şeyler katarak yapıyor.

Dünyalı dostum, tam olarak anlamadın galiba. Paniğe gerek yok, bu kez kimse kaçırılmadı. Gelin, Şafak Sezer filmleri ve oyunculuk performanslarını inceleyip birlikte anlayalım.

Başlı başına bir yerli komedi efsanesi olan Kolpaçino serisi çıkalı neredeyse 15 sene oldu. Ve 15 senede değişmeyen tek şey, Sabri Abi’nin dediğinin aksine, Ümit Besen değil. Değişmeyen bir şey daha var: Bu yapımların günümüzde hala etkisini koruyor olması.

Aslına bakarsanız, Şafak Sezer komedi dünyasına beyaz perde ile değil tiyatro ile giriş yaptı. Oyunculuk kariyerine Ankara Halk Tiyatrosu’nda başlayan Şafak Sezer burada birçok tiyatro oyununda yer aldı. Zamanla portfolyosunu genişleten Sezer, televizyon ve beyaz perde dünyalarında da kendine yer bularak oyunculuk mesleğinin yanına senaristlik ve yönetmenliği de ekledi. Deyimi yerindeyse kendisi bu işin “ithalatını, ihracatını, yeri geliyo imalatını” yapıyor.

Kariyer gelişimine uzaktan bir bakış attığımız Şafak Sezer’in yaptığı işlerden bu kadar üstünkörü bahsetmek olmaz tabii. Bunların birkaçına gelin birlikte göz atalım.

Yıldan Yıla Akılda Kalan Şafak Sezer Performansları

Gerek televizyon dizileriyle gerek yerli komedi sektörünün kilometre taşları haline gelmiş film ve serilerle 

 ekranlarda görmeyi sevdiğimiz yüzlerden biri. Organize İşler ve Vizontele Tuuba gibi Yılmaz Erdoğan'ın yönettiği ve dönemlerinin gişe rekortmeni olmuş filmler arasında yer alan yapımların yanı sıra geçmişte İner Misin Çıkar Mısın adlı bir yarışmada bile rol almış.

Bu yapımların ve performansların bazıları o kadar etkili oldu ki yalnızca Şafak Sezer’in değil, bu filmlerde rol almış diğer oyuncuların replikleri de bugün hala şakalaşırken dilimizde. Popüler kültürümüze birçok komedi ögesi katmış bu performansları bir kez daha hatırlayalım; bakalım hala bizi tebessüm ettirebiliyorlar mı(!)

Yönetmenliğini Yılmaz Erdoğan’ın üstlendiği ve birçok usta oyuncunun yer aldığı Vizontele filminin 2000’ler yerli sinemasının mihenk taşlarından biri olmasına şaşırmamak gerek. Bugün bile “Nostalji olsun, eskilerden bir film açıp izleyeyim” diyenlerin tekrar tekrar açıp izlediği filmlerden olan Vizontele’de Şafak Sezer aslında küçük bir role sahip. İşin ilgi çekici yanı tam da bu! Filmde pek ön planda bir karakter gibi gözükmese de iyi yazılmış diyaloglar ve Şafak Sezer’in etkili canlandırmasıyla Veli karakteri “Baba akü yok” repliğini hayatımıza katmış oldu.

Hababam Sınıfı Merhaba (2004), Ercüment

Bir Yeşilçam efsanesi olan Hababam Sınıfı serisinin modern devamı niteliği taşıyan Hababam Sınıfı Merhaba filmi, tıpkı atası olan orjinal Hababam Sınıfı gibi resmen bir yıldızlar geçidi. Film, ilk olarak esas filmde gençliklerini gördüğümüz ünlü Yeşilçam aktörleri Halit Akçatepe ve Zeki Alasya gibi usta oyunculara yer vermesiyle içimizi ısıtıyor. Ayrıca yönetmen koltuğunda da başka bir Yeşilçam devi Kartal Tibet oturuyor. Tabii içimizi ısıtan tek şey onlar değil, aynı zamanda Şafak Sezer’in birçok yapımda birlikte rol aldığı kadrosu ve yarattıkları sinerjinin de etkisi büyük.

Şafak Sezer bu filmde yine karşımıza bitirim bir karakter olarak çıkıyor ve serinin ilerleyen filmlerinde de onu Ercüment olarak izliyoruz. Karakterimiz muzip arkadaşlarıyla birlikte okulu birbirine katar fakat Ercüment’i onlardan ayıran bir özellik vardır: Mehmet Ali Erbil’in canlandırdığı, Badi Ekrem reankarnasyonu diyebileceğimiz öğretmen Deli Bedri’nin oğlu olması. Anlayacağınız, casus ismi de ordan geliyor. Ama o, babasının kuyusunu kazmakla meşgul!

Maskeli Beşler üçlemesi, sinemanın yanı sıra Türk televizyonlarında da en çok oynatılan yerli filmlerden biri olabilir. Tıpkı Kolpaçino gibi Maskeli Beşler karakterleri ve replikleri de kült olmuş durumda. Çocukken yetimhanede tanışan ve küçük suçlarla hayatlarını geçiren 5 arkadaşın maceralarını izlediğimiz bu yer yer dramatik komedi filminde karakterlerimizle cezaevinde tanışıyoruz.

Özetlemek gerekirse, karakterlerimiz mazlum, özünde iyi yürekli ve “küçük suçlar” işleyen suçlular. Af sayesinde cezaevinden çıkar çıkmaz son bir vurgun yapma gayesiyle bir maceraya atılan ekip, film boyunca kendini absürd durumların içinde bulur. Bu da bizler için yıllarca komikliğini koruyan ve birçok günlük olay karşısında söylenebilecek replikler miras bırakmıştır. Siz siz olun, arkadaşlarınızla banka soymaya kalkarsanız takma isimlerinizi unutmayın ve sakın isim vermeyin!

Kolpaçino repliklerinden biraz daha “Şafak Sezer” vibe’ı alabilirsiniz. Çünkü senaristler arasında kendisi de yer alıyor. Diyalogları ve absürd olaylara karakterlerin verdikleri tepkiler ile popüler kültürümüzde en fazla atıfta bulunduğumuz yapımlardan biri Kolpaçino.

Şafak Sezer denince ilk akla gelen serilerden olan 

, sadece ismiyle bile güldürebilen bir yapım. Aydemir Akbaş'ın da rol aldığı filmin en öne çıkan özelliklerinden biri de eğlenceli kadrosu. Sıra dışı ve talihsiz birtakım olaylar yaşamak durumunda kalan bir grup "takım elbiseli adam" ve Özgür'ün olaylar karşısında birbirleriyle girdikleri çatışmalar bugün hala hatırlanan sahneler yaratmış diyebiliriz.

Zengin babasının evde olmadığı zamanlarda Özgür, evini “filmcilere kiraya” vermektedir. Fakat bu kez filmcilere değil İstanbul’un ağır abilerine evi kiralamasıyla işler çığrından çıkar. Özgür hem evini verir, hem fırça yer. Yetmezmiş gibi altın kapıları kan olur, annesinin İran halıları gider… Evet, dünyada ne büyük dertler var değil mi? Tüm karakterleri birbirinden renkli olan bu filmde popüler kültüre en komik malzemelerden birini kırmızı saçları, küpesi ve Adidas eşofmanı ile “Fikirtepe çocuğu” Özgür katmış olabilir.

Başrol veya küçük roller farketmeksizin yer aldığı her yapımda Şafak Sezer sözleri ve canlandırmaları ile bir şekilde günlük hayatımıza girmeyi başarıyor. Bunlardan birkaç tanesini hatırlayıp eğlencenin dozunu arttırmak istedik.

Komutan Logar: Gemi biraz sola mı çekiyor Kuna?

(Komutan Logar ile Kuna Gora’lılar tarafından yakalanmışlardır)

Bahattin: Mazhar, Fuat, Özkan, paraları toplayın.

Murat: İsim vermek yok dedik be kardeşim. Ne salak adamsın Kamil.

Tezcan: Sen de isim vererek konuşuyosun Murat!

Bahattin: Tamam uzatma Tezcan! Paraları toplayın.

Serkan: Da Vinci’nin abi. Çok güzel film.

Fikret: Samimi söylüyorum vazgeç kanka. Manyak olursun bak, ciddi söylüyorum.

O Özgür, o Tezcan, o Ercü, o Fikret, o Kuna… ve daha birçoğu. Birbirinden renkli tiplemeler ve akılda kalıcı repliklerle Şafak Sezer karakterleri günümüzde adeta birer şehir efsanesine dönüşmüş durumda...

Unutulmaz Şafak Sezer Filmleri ve Performansları

’un halk ozanı desek yanlış olmaz. Kendisi o kadar üretken ki, yeteneği kendini aşmış ve başka birçok sanatçıyı beste ve sözleri ile beslemiş. Yani 

 endüstrisinde önemli yeri olan ve “Ben Pop dinlemiyorum” diyenlerin bile dışarda duyunca nakaratlarına eşlik etmeden duramadığı, çoğu şarkısını ezbere bildiğimiz o şarkıların çoğunun söz ve müzik babası 

Peki, koca bir neslin müzik zevkinin oluşmasında büyük bir rolü olan yaz mevsiminin prensi Serdar Ortaç bu kadar etki sahibi oluşunu neye borçlu dersin? Söz yazma konusundaki ustalığına mı? Kendi albümlerinde kullandığı ve sanatçı dostlarına verdiği onlarca besteye mi? Birçok yetenekli isimle yaptığı iş birliğine mi? Ya da seneler içinde yalnızca Pop sektörüne değil, genel anlamda müziğe yaptığı birçok katkı sayesinde mi?

Aslında bunların hepsi. Ama en önemlisi, her sene şarkılarını deyimi yerindeyse çılgınlar gibi tüketmeye hazır kitlesinin ondan ne istediğini çok iyi bilmesi ve bu doğrultuda üretirken çok daha fazla insanın bilinçaltına yerleşmiş olması. Bir düşün, birçoğumuz adını bile bilmediğimiz Serdar Ortaç parçalarını, ya da en azından nakaratlarını ezbere biliriz. Denemek ister misin? Aşağıdaki sözleri okuyunca başta hangi şarkının sözleri olduğunu çıkaramasan bile şarkının nakaratı kafanda çalacak, emin ol. Hadi deneyelim.

Üzgünüm, bütün gün kafanın içinde Karabiberim çalacak. Ama zaten bu yazıyı okuyorsan olacağı buydu. Çünkü neşeli melodileri ve bazen anlamını sadece kendi bildiği Serdar Ortaç sözleri böyle bir özelliğe sahip. Müzik tarzını incelediğimizde bu fenomeni daha iyi anlayacaksın. Hazırsan başlayalım.

Onun müzik tarzını anlamak için zamanı biraz geriye sarmamız gerekiyor çünkü ürettiği müzikleri anlamak için Serdar Ortaç’ın müzik endüstrisine girişini ve kendi müzik tarzını oluşturan elementleri anlamamız lazım. Her ne kadar Serdar ve 

 kelimeleri bilinçaltımızda bir paket olarak bulunsa da Serdar Ortaç’ı yalnızca pop ile tanımlamaya kalkmak haksızlık olurdu. Zira kendisinin oldukça geniş bir müzik zevki var. Sanma ki sadece yazlık pop şarkılar ile ilgileniyor. İnanmıyor musun? Al sana “Rakımsı şeyler”!

Gördüğün gibi, konu rock da olsa en iyisini o yapar. Tabi ki bundan ibaret de değil. Biraz daha geri sarmaya ne dersin?

1995’te Karabiberim ve Değmez gibi hitlerin bulunduğu ilk albümü Aşk İçin ile 1. Kral TV Video Müzik Ödülleri’nde En İyi Çıkış Yapan Sanatçı ödülüne layık görüldü ve ilerde bunun gibi birçok ödülle süslenecek başarılar silsilesini başlattı. Türkiye’de Pop müzik sektörü Serdar Ortaç olmasa da zaten patlamadaydı. Bunu düşününce zaten popülerliği oldukça artmış bir sektörde böylesine sivrilip bir müzik döneminin standartlarını belirleyecek noktaya gelmenin kulağa geldiğinden daha zor olduğu anlaşılıyor değil mi?

İşin gerçeği, Serdar Ortaç müzik endüstrisine şarkıları ve video klipleriyle değil radyoculukla girmiş. Boşuna halk ozanı demiyoruz; kendisi hem besteci, hem söz yazarı, hem radyo programı sunucusu hem de DJ. Türkçe Pop’ta elektronik altyapılı müzik furyasında da etkili olmuş olmasına şaşırmamak gerek.

Radyo programının ismi ise SOS, yani Serdar Ortaç Show. Bir komik bilgi daha: Radyo programını yaptığı dönemde bazı insanlar sesinden dolayı kadın olduğunu düşünmüş!

Burdan çıkarılacak sonuç aslında şu: O sektörün çıkarıp önümüze sürdüğü bir Pop projesi değil, Türkçe Pop’un bir dönem karakteristiğini belirlemiş isimlerden biri. Bunu da hem sektör hem de sanat dalı olarak müziğe yaptığı birçok katkıyla yapmış. Tüm diskografisini incelemek isterdik elbette, ama tahmin edersin ki bu biraz zaman alır. O yüzden gel, albümleriyle başlayıp şarkılarıyla devam edelim.

Serdar Ortaç’ın onlarca albüm ve şarkıdan oluşan diskografisi ayrıca bir inceleme konusu. Ama en hit ve toplu hafızamızda en çok yer etmiş şarkılarının bulunduğu albümleri burada inceleyebiliriz. Ne kadar çok Serdar Ortaç şarkısı bildiğine sen de şaşıracaksın!

İlk albümü Aşk İçin (1994), çıkış şarkısı olan sansasyonel Karabiberim parçasını ve yine çok beğenilen Değmez ve Hadi Git hitlerini içeriyordu. Albüm çıkar çıkmaz oldukça popüler oldu ve hem eleştirmenler hem de halk tarafından övgülere boğuldu. Çok geçmeden Karabiberim herkesin dilindeydi ve herkes meşhur zeytin sahnesiyle Karabiberim’in klibini, o dönemin uzun saçlı Serdar’ını ve kendine has dansını konuşuyordu.

1996’da çıkardığı Yaz Yağmuru da Aşk İçin’in başarısını takip etti. Gamzelim ve Ben Adam Olmam Hitleri de bu albümde yer alıyordu. Takip eden 97 yılında bu albümü İspanyolca olarak Meksika’da yeniden yaptı ve global açılımını başlatmış oldu!

2000’lerin hitlerinden Mesafe şarkısının bulunduğu aynı adlı albümü 2006’da piyasaya çıktı. Bu albüm Serdar Ortaç’ın gelmiş geçmiş en popüler albümlerinden biri olabilir. Parçalarının birçoğunun Türkçe Pop efsanelerine dönüştüğü albümde Mesafe’nin yanı sıra Sor, Dansöz, Gitme ve Bebeğim Oldun gibi parçalar bulunuyordu. Elbette hepsi çok geçmeden “nereden bildiğimizi bilmediğimiz ama en azından nakaratlarını ezbere bildiğimiz” parçalara dönüştü.

2010’lara gelene kadar başka birçok albüme ve işbirliğine imza atan 

 Türkçe Pop endüstrisinde artık çoktan bir etki merkezi olmuştu. Karabiberim’de dans eden uzun saçlı genç çocuk büyümüş, tarzı artık iyice oturmuştu. 2010 yılında çıkardığı Kara Kedi albümü, binlerce insanın ne kastettiğini anlamaya çalıştığı ama çok derin olduğuna emin olduğu “Aşk bu kızıl ötesi, yaralı müzesi, hareket edemem.” sözleriyle Poşet şarkısını içeriyordu. Yine bu albümde hepsi başarılı olmuş Mikrop, Yeşil Su ve albümle aynı adlı Kara Kedi şarkıları da yer alıyordu. Serdar popülerliğine popülerlik katıyordu!

Serdar Ortaç'ın En Sevilen Şarkıları: Şair Burada Ne Demek İstemiş?

İnternette birçok tartışma ortamında insanların Serdar Ortaç’ın herhangi bir şarkı sözünde ne kastettiğini anlamaya çalıştığını görmek mümkün. Tam olarak anlamasak da bize yine de anlamı çok derinmiş ve biz çözemiyormuşuz hissi yaşatan bu şarkılara ve efsane sözlerine gelin göz atalım ve “Şair Burada Ne Demek İstemiş” serimize başlayalım.

Yaşanmış ve bitmiş bir ilişkinin ardından, yaşadıklarının samimiyetini sorgulayan bir anlatıcının ağzından dinliyoruz bu şarkıyı. İlişki bitmiş, olanlar olmuş ve araya mesafe girmiş… Biten tüm ilişkiler gibi bu hikaye de “yüreğinden yaralı”.

Bir zamanlar sevdiğin aşkı bildiğin günler oldu mu

Bana güller verdiğin tatlı nameler gerçek oldu mu

İşte dillere pelesenk olan o şarkı! Yine bitmiş bir ilişkinin ardından söylenmiş sözler, bu kez geçmişe üzülmüyor, onu çöpe atıyor. “Seni çöpe atacağım poşete yazık” dizesiyle Türkçeyi ne kadar kabiliyetli kullandığını da göstermiş oluyor. Daha yüksek bir tempo ve canlı melodilerin eşlik ettiği bu sözler her şeyi geride bırakma isteğini eğlenceli bir şekilde eserleştiriyor. Metafor ustası sanatçı aynı şarkıda şu sözlere de yer vererek hepimizin beynini yakıyor:

Yaralı aşklarına tadilat gerekenler buraya. Burada yeniden aşık olmak isteyen ama geçmişteki kötü deneyimlerinden dolayı aşık olmaktan korkan bir Serdar dinliyoruz sanki.

“Şeytan diyor ki yanaş şuna…”  Bu sözlerin resmen sesi var! Sen de duydun değil mi? Aşkın zorluğu ve kıymeti üzerinde duran Serdar, günümüzde aşkın yüzeyselleştiğinden dert yanıyor.

Serdar Ortaç'ın Bestelediği Şarkı Listesi

Serdar Ortaç şarkıları deyince farketmeden daha küçük bir kümeyi kastetmiş oluyoruz aslında. Çünkü birçok bestesini çeşitli sanatçılarla paylaşmış, birçok yapıma söz, müzik ve aranje gibi alanlarda imzasını atmış ve birçok sanatçı dostuyla düetler yapmış. Burda tam da bu şarkıları listeledik. Bakalım “Serdar bu bu şarkıya da mı el atmış?” diyecek misin!

Ebru Gündeş, Serdar Ortaç - Kararsın Dünyam

Yıldız Tilbe, Serdar Ortaç - Havalı Yarim

Serdar Ortaç'ın en sevilen şarkılarını keşfetmeye hazır mısın? Enerjik ritimleri ve romantik sözleriyle Serdar Ortaç şarkılarını incelediğimiz bu yazıyı kaçırma!

Serdar Ortaç Şarkıları: Ezbere Bilmemiz Tesadüf Mü?

 denildiğinde aklına ilk olarak ne geliyor? Oyuncu mu, senarist mi, yoksa yönetmen mi? Aslında hepsi. Yerli sinema ve televizyon sektörüne yapabileceği her şekilde katkı yapmış birinden söz ediyoruz. Yani kariyeri boyunca, adım adım, sinema ve tiyatroda eserlerin yazılması, performe edilmesi ve yönetilmesi gibi her aşamada yer almış.

Onun hikayesinin başladığı yere göz atmak, günümüzde bulunduğumuz noktadan bakınca oldukça kapsamlı bir filmografiyi incelememizi gerektiriyor. Bu yazıda, bugün olduğu noktaya nasıl evrildiğini görmek için doğduğu yer, çocukluğu ve gençliğinde birkaç durak durakta durup Şafak Sezeri Şafak Sezer yapan neymiş birlikte göreceğiz.

Ailesi aslen Erzincanlı olan Şafak Sezer, 1970 yılının 10 Ekim gününde (Tam bir eğlence düşkünü Terazi erkeği yani!) Ankara’da dünyaya gözlerini açmış. Ev hanımı bir anne ve devlet memuru bir babanın 6. çocukları olarak dünyaya getirdikleri Şafak Sezer ve ailesinin oldukça mütevazi ve sade bir hayatı varmış anlayacağın - Meşhur Çinçin mahallesinde bir gecekonduda oturuyorlarmış.

Şimdi dizi ve filmleriyle nasıl bizler için neşe kaynağı ise, çocukken de ailesinin neşe kaynağıymış. Özellikle taklit yapma konusundaki yeteneğiyle öne çıkan Sezer’in sesi de çok güzelmiş. Çocukken evinde ve mahallede durmadan şarkı söylermiş. Bir röportajında “Çocukluğumdan beri şarkı söylüyorum. Rahmetli babam kaset yapmamı çok isterdi. Emrah’ın çıktığı dönemlerde tuvalette şarkı söylüyordum. Tuvaletin tasını da darbuka yapıyordum. Bütün mahalleli benden bıkıyordu.” sözleriyle yeteneğin ortaya çıkası varsa her türlü imkansızlığın içinden geçip bir şekilde ortaya çıktığını gözler önüne seren Sezer’in hikayesi de tam da bu noktalarda değişmeye başlamış.

Sanat toplum için olsa gerek, yetenekleri ailesi tarafından fark edilen küçük Şafak için sanat, yaşamı boyunca ona birçok kapı açan bir anahtar olmuş adeta. Fakat hayat her zaman kolay olmamış onun için. O birçok kapıyı açacak olan anahtar gümüş tepside sunulmamış, düşük gelirli bir ailenin mensubu olarak erken yaşta çalışma hayatına atılması gerekmiş. Öyle ki, 11 yaşında okulu bırakmasının sebebi olarak okul forması olarak giymesi gereken kıyafetlere sahip olmamasıymış.

11 yaşında okulu bırakmasının ardından eczanede çıraklık, işportacılık ve tezgahtarlık gibi işlerde çalışarak ailesine destek olmaya çalışmış. Yani kendisi buralara sokaklardan gelmiş. 18 yaşında babasının teşvikiyle sanat dünyasına adım atmış. Gelecek durak: Şafak Sezer’in tiyatro dünyasına atılması!

Şafak Sezer'in Kariyer Yolculuğu Nasıl Gelişti?

18 yaşına geldiği dönemde hem sabahtan akşama kadar çalışıp ailesine destek olan hem de amatör ligde futbol oynayan Şafak Sezer (her masada var), bir maçta Ankara Halk Tiyatrosu mensupları ile tanışmış.

Bu sırada Şafak Sezer’in babası Polat Sezer, eski milletvekili ve bağlama virtüözü Arif Sağ’ın siyasi danışmanlığını yapmaktaymış. Arif Sağ üzerinden sanat dünyasında tanınan Polat Sezer bir gün 18 yaşındaki genç Şafak’ı Ankara Halk Tiyatrosu’nun kurucularından Mehmet Karagöl ile tanıştırmış. Her şey babasının “Hazırlan seni Mehmet Karagöl’ün yanına götüreceğim” demesi ile başlamış.

Burada ilk olarak taklit yeteneklerini sergilemiş ve böylece Haldun Taner’in “Eşeğin Gölgesi” isimli müzikali ilk oyunculuk deneyimi olmuş. Rolünü mü merak ediyorsun? Eşeğin Gölgesi’ndeki rolü eşekmiş, şaka değil, gerçek! Tam da onu sonradan görmeye alıştığımız filmlerinde canlandırdığı absürd ve unutulmaz karakterleri gibi!

Tiyatroya tam da ondan beklediğimiz gibi komik ve tiyatral bir giriş yapan Sezer, burada başka oyunlarda de yer almış ve oyunculuk yeteneği başka isimlerin de dikkatini çekmiş. Ankara Halk Tiyatrosu’nda başlayan oyunculuk kariyerine Faruk Güvenç’in kurduğu Ankara Ekin Tiyatrosu’nda devam etmiş. Ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Sinema ve Televizyon bölümü tarafından çekilen 

adlı filmde yer alarak sinema dünyasına da giriş yapmış.

Sinema ve tiyatrodan sonra televizyonu fethini de yine kendine has absürtlüğü ile gerçekleştirmiş. “Her Ankaralı gibi benim de İstanbul’a gelme hayallerim vardı.” diyen Sezer bir gün askere gitmeye karar verir ve şansına kurada İstanbul çıkar. Başka bir şey istese gerçek olacakmış! Askerliğinin bitmesine 2 ay kala izin alıp dönemin en beğenilen TV yarışma programlarından birine katılmış: 

Televizyonda yarışma programına çıkıp ünlü olmanın oldukça moda olduğu bu dönemde 

, yarışmacıların kalabalık bir seyirci kitlesi karşısında komedi ve seslendirme gibi farklı alanlarda performanslarını sergiledikleri bir yetenek arenası. 10 parmağında 10 marifetiyle bu yarışmada birinci olan Şafak Sezer böylece televizyon dünyasına da girmiş, yeteneklerini sergileyebileceği her platformda kendine alan açmayı başarmış. Çoğu kaynak Şafak Sezer’in “meşhur” oluşunu bu birinciliğe bağlıyor. Bu noktadan sonra ver elini diziler, ver elini sinema filmleri!

Tiyatro oyunları, televizyon dizileri, filmler ve reklamlar… Şafak Sezer’in meziyetlerini tüm medyada gördük. Birbirinden 

 ile birlikte bazı yapımlarda senaristlik ve yönetmenlik gibi görevlerde de yer alarak kendi mirasını oluşturmuş diyebiliriz. Aşağıda Şafak Sezer’in yer aldığı ve yönettiği filmlerin listesini bulabilirsin. İncelerken “Üretkenlik budur” diyeceksin!

Şafak Sezer Filmleri ve Oyunculuk Performansları

Kadri’nin Götürdüğü Yere Git (2009)

Şafak Sezer’in Yönetmenlik Koltuğunda Oturduğu Filmler

Popüler kültürde böylesi bir yere sahip olan Şafak Sezer Popile ile iş birliği sayesinde artık çok daha ulaşılabilir. Popile üzerinden Şafak Sezer ile iletişim kurabilir ve sevdiklerin için ünlü Şafak Sezer repliklerinin yer aldığı videolar sipariş edebilirsin.


Herkesin sevdiği bir Şafak Sezer filmi, karakteri, veya sözü vardır. Anneler gününden sevgilinin doğum gününe kadar birçok hediye fikri için kullanabileceğin Popile üzerinden Şafak Sezer’e notunu yaz, istediğin videoyu anlat ve sevdiklerin için benzersiz bir hediye hazırla. Şafak Sezer ve Popile ile iş birliği sayesinde en yaratıcı ve eğlenceli hediye ile sevdiklerinin hep aklında kal!

Şafak Sezer denildiğinde aklına ilk olarak ne geliyor? Oyuncu mu, senarist mi, yoksa yönetmen mi? Aslında hepsi. Yerli sinema ve televizyon sektörüne yapabileceği her şekilde katkı yapmış birinden söz ediyoruz.

Şafak Sezer'in Hayat Hikayesi ve Kariyeri

Şafak Sezer’in unutulmaz performanslarını

 incelemiştik. Yerli dizi ve sinema sektörüne getirdiği farklı tarzıyla Türk sinemasının sevilen isimlerinden Şafak Sezer’in hem oyunculuğu hem de senaryo yazarlığı ile izleyenlerle nasıl bağ kurduğundan 

 isimli yazımızda bahsetmiştik. Şimdi ise sıra, kendine özgü mizah anlayışı ve samimi oyunculuğu ile sinema salonlarında ve evlerimizdeki televizyonların karşısında gönlümüze taht kuran Şafak Sezer’in başrol olduğu yapımları incelemekte.

Onun yer aldığı tüm yapımları incelemenin güçlüğünden bahsetmiştik. Çünkü hepsini incelemeye kalksak filmlerden girip, tiyatro oyunlarına uğrayıp dizilerden çıkmamız gerekecekti! Bu çeşit çeşit yapımlar arasında Sezer’in başrolünde yer aldığı yapımları ise ayrı bir yere sahip. Sinema ve televizyon tarihimizin unutulmazları arasında yer alan yapımlarda Şafak Sezer, canlandırdığı birbirinden farklı karakterlerle bizlere zengin bir seçki bıraktığından bize de en ikonikleşmiş yapımlardan ilerlemek düşüyor.

Bu yazıda, Şafak Sezer'in başrolünde yer aldığı dizi ve filmleri inceleyeceğiz. Sinema sektörüne yaptığı katkılarla önemli bir yere sahip olan Şafak Sezer'in kariyerindeki başarılı filmleri ve unutulmaz karakterleriyle ilgili detaylı bir yolculuğa çıkacağız. Patlamış mısırın hazır, emniyet kemerin takılıysa başlayalım!

Şafak Sezer'in Başrol Aldığı Yapımlar ve Kategorileri

Yerli dizi-film sektörümüzün alaylı tiyatrocusu, oyuncusu, yönetmeni ve senaristi Şafak Sezer’den laf açılınca çoğumuzun aklına bizi kahkahaya boğan komedi filmleri gelir herhalde. Ama bildiğin üzere bu sadece buzdağının görünen yüzü.

Evet, çoğu filminde ana tema komedi. Bazen absürd, bazen fantastik; ama Şafak Sezer filmlerinde mutlaka o kendine has mizahını bize aktarıyor. Tüm bu yapımları birbirinden farklı ve özel kılan ise komedik unsurlara verdiği kadar diğer türlerin gerektirdiği teatral öğelere de yer vermesi. Nasıl mı? Bu efsane yapımları hatırlayınca ne kastettiğimizi anlayacaksın.

Sonuçta burda Türk tarzı mizahtan bahsediyoruz, birazcık gözyaşı komedinin tuzu biberidir bizde. Örneğin, 

’i hatırlayalım. Filmin merkezinde yer alan Tezcan (Şafak Sezer) ve 4 arkadaşının yetimhaneden tanışıyor oluşu izleyiciyle filmin başlarında paylaşılıyor. Bu beşlinin içine girdiği olaylar örgüsü boyunca karakterlerin geçmişlerinin kaderlerini nasıl etkilediğini ve nasıl (talihsiz) kararlar almalarına sebebiyet verdiğini izlerken kendimizi karakterlerin yerine koyup suç işledikleri anlarda bile onlardan yana olmamız, filmde bu komedinin yanı sıra dramatik unsurların ne kadar ustaca kullanıldığını gösteriyor.

Şafak Sezer komedilerinin diğer komedi yapımlarından farkı nedir dersin? Bazen oldukça absürd bazen döneminin çok ötesinde fantastik öğelere sahip olmaları olabilir mi? Neden olmasın! Bir korku klasiği olan 

’in Türk işi parodisi niteliğindeki 

 serisi absürd ve fantastik öğelerle harmanlanmış Türk komedisinin en göze çarpan örneklerinden olabilir. Birtakım absürd olay üzerine sahte bir papaz olarak izleyici karşısına çıkan Fikret (Şafak Sezer) ve ekürisi Asım’ın (

) papaz taklidi yaparken gerçek bir şeytanla uğraşacaklarından bihaberken başlarına gelen olayları izlediğimiz serinin ilk filminde insan korksam mı gülsem mi kararsız kalıyor!

Evet, kendisi buraya da el atmış. Polisiye türü, genelde hızlı olan ve izleyiciyi adım adım suçu ya da olayları çözmeye yaklaştıran bir akışta ilerlediğinden, komedi unsurları ile bir arada izlemesi keyifli bir tür diyebiliriz. Dünyaca ünlü 

 filmleri de bu formülü takip eden filmlerden. Şafak Sezer’in bu türe katkısı ise 2006’da yayınlanmaya başlayan ve 1 sezon süren 

dizisi. Dizide adından da anlaşılabileceği üzere, bir grup beceriksiz polis adayının maceralarını izliyoruz.

Polisiye ile aksiyon ve gerilim türlerinin bir harmanı olan, 2009’da yayınlanmaya başlayıp 13 bölüm süren 

 dizisi ise künyesinde komedi türünü göremediğimiz sayılı Şafak Sezer yapımlarından biri.

Şafak Sezer karakterlerine sadece beyaz perdeden değil televizyondan da aşinayız. 

’ı saymazsak, televizyon dizilerinde aile-durum komedileriyle karşımıza çıkan Şafak Sezer, bu dizilerin her birinde akşam yemekleri sonrası hepimizi ailece ekran karşısına geçiriyor.

İlk yayınlandığı dönemde izleyenleri ekran başına kilitleyen bu dizi, günümüzde de hala hatırlanıyor. 

, aile bağları, arkadaşlık ve komşuluk ilişkileri üzerine kurulu olan sıcacık bir dizi. Oyuncu kadrosunda Dolunay Soysert ve Ayberk Atilla gibi isimlerin yer aldığı dizide Şafak Sezer de bulunuyor. Dizi boyunca, aile üyelerinin arasındaki ilişkiler, komşularıyla olan diyalogları ve yaşadıkları günlük olaylar izleyiciye kendi gündelik yaşamlarından kaçabildikleri bir aile sitcomu yaratıyor.

Bu dizide, yirmi yıllık evliliklerinden oldukça sıkılmış ve birbirlerine tahammül etmekte zorlanan Erman ile Abiye Kuzu karakterlerine can veren Şafak Sezer ve Binnur Kaya’yı izliyoruz. Çifte, sorunlu bir kayınbirader ve ikiz çocukları da ekstra zorluklar yaratıyor. Hayatlarının monotonluğu yan evlerine taşınan genç bir çiftin gelmesi ile kırılıyor. Kuzu ailesinden oldukça farklı bir yaşam tarzına sahip bu çift, Kuzuların kendi hayat tarzlarını gözden geçirmelerine neden oluyor. 1000 yıllık “modern” ile “geleneksel” çatışmasını “Türk Malı” bir şekilde ekranlara taşıyan bu dizi de Şafak Sezer’in aile komedileri arasında yerini alıyor.

Şafak Sezer Projelerinden Replik ve Diyaloglar

Fikret: Deniz Hanım, bu arada atları çok severim.

Fikret: Öyle mi? İsterseniz yarın geniş ortak bir ikili yapalım.

Sabri: Özgür, kusura bakma. Bir anlık sinirdi, geldi geçti işte.

Özgür: Valla kusura baktım, asıl sen kusura bakma Sabri Bey.

Ganyotçu: Ya sen manyağın tekisin be oğlum...

Özgür: Doğru söylüyorsun. Manyağın tekiyim ben. Bak ben sizle sonra oynayacağım. Bak ben 35 yaşına geldim, bana babam tokat atmadı, babam. Siz kim oluyorsunuz da bana… Bak benim nasıl kinci olduğumu Tayfun bilir. Siz kimsiniz laağğğnn!

Erman: Ben ödemeli atamam ki, ödeyecek durumum yok.

Mertay kardeş size bir enerji patlaması, bir özgüven gelmiş yani. Kusura bakmayın biz de 3 10’luk delikanlıyız. Kimle ne zaman, ne şekilde konuşacağımıza bırak da biz karar verelim aga.

Kendine özgü mizah anlayışı ve samimi oyunculuğu ile sinema salonlarında ve evlerimizdeki televizyonların karşısında gönlümüze taht kuran Şafak Sezer’in başrol olduğu yapımları inceleyelim.

Unutulmaz Şafak Sezer Filmleri ve Performansları

Serdar Ortaç Şarkıları: Ezbere Bilmemiz Tesadüf Mü?

Şafak Sezer'in Hayat Hikayesi ve Kariyeri

Şafak Sezer'in Başrol Oynadığı Yapımlar